Abdullah Gül Hayatı

AİLESİ ve ÇOCUKLUK YILLARI
Abdullah Gül, 1950 yılının 29 Ekim günü Kayseri'de dünyaya geldi.
Babası, Ahmet Hamdi Gül; annesi, Adeviye Hanım'dır. Eşi, Hayrunnisa
hanımla 1980 Eylülünde evlendi. Çocukları Ahmet Münir, Kübra ve Mehmet
Emre... Aile büyükleri, Kayseri'de bilinen ve çevresinde sevilen
eşraftan insanlardır. Türkiye'nin kaderiyle yakından ilgili,
geleneklerine, inancına bağlı, mütedeyyin bir aile. Ailenin önemli
özelliği geçmişte "ilmiye" sınıfına, günümüzde "üniversite"ye çok
sayıda insan kazandırması.
Doğum tarihi , bir dönüm noktasına denk düşer. 14 Mayıs 1950 de tek
parti zihniyeti, halk iradesiyle sandığa gömüldü, demokrasi halk
iradesini yönetime taşıdı . O tarihten sonra 38 hükümet, iki anayasa,
iki muhtıra bir kaç ara rejim ile bugünlere gelindi.
Geriye bakıldığında, 1950'den günümüze çok şeyin yansıdığı
görülecektir. Geçen 50 yılda, Türkiye'nin güçlüklerini aşamamış,
sorunlarını çözememiş olması anlamlıdır. Türkiye’nin bugün tıkanan
siyasetin önünü açmasını beklediği en önemli kişilerden biri olan
Abdullah Gül Kayseri Gazi Paşa İlkokulunda öğrenimine başladı.
Ortaokulu, Nazmi Toker Ortaokulu'nda okudu. Başarılı, sempatik ve atak
bir öğrenci olarak, arkadaşları arasında temayüz etmişti. O yıllar,
gençliğin erken politize olduğu, ideolojik akımların okulları kuşattığı
yıllardı. Yerli düşünce, ağır bir tazyik altındaydı. Ucu şiddete varan
ideolojik akımlar geniş bir etkinlik alanına sahipti.
Abdullah Gül, istikbalde yürüyeceği zeminin temel çizgilerini, renk ve
motiflerini okuldan önce anne ve babasından almıştı. Babası Ahmet Hamdi
Bey, dindar kimliğiyle bilinen, çevresinde saygı gören bir insandır.
Kayseri Tayyare Fabrikası'ndan emekli olan Ahmet Hamdi Bey, oğlu Macit
Gül ile birlikte halen, Kayseri Organize Sanayii Bölgesindeki
atölyesinde çalışıyor.
Abdullah Gül'ün babası Ahmet Hamdi Bey, 1973 seçimlerinde Milli Selamet
Partisi listesinin sonunda (8. sıra) Milletvekili adayı gösterilir. O
yıllarda, bu büyük toplumsal hareket henüz yolun başındadır. İlk
sıradan sonra ki isimler hukuki zarureti tamamlamak için aday
gösterilmektedir. 73 seçimlerinde baba Ahmet Hamdi Gül milletvekili
seçilemez. Ama, yıllar sonra oğlu Abdullah Gül, hem birinci sıradan
aday gösterilecek hem de partisi (RP) Kayseri'de siyasi rakiplerine
hiçbir şans vermeyecek, 7 adayın yedisi Milletvekili olacaktır.
GENÇLİK YILLARI-SİYASETLE TANIŞMA-FİKRİ YAPILANMA
Abdullah Gül, gençlik yıllarından itibaren politikanın içinde yer alır.
Aktif politikayla ilk sıcak teması, Erbakan Hoca'nın henüz MNP
kurulmadan başlattığı "Bağımsızlar Hareketi" döneminde başlar. 1975
seçimlerinde, bugünün FP Genel Başkanı Recai Kutan Kayseri'den MSP
Senatör adayı olur. Seçim kampanyasını genç ve dinamik bir kadro
yürütür.
Bu kadroda kimler var? Abdullah Gül, Şükrü Karatepe, İrfan Gündüz,
Bekir Yıldız ve Adem Baştürk. 25 yıl önce Recai Bey'in seçim
kampanyasını yürüten kadronun tamamı daha sonra aynı siyaset çizgisinde
üst düzey görevler alacak milletvekili, belediye başkanı
seçileceklerdir. Abdullah Gül'de 22 yıl sonra Recai Bey ile birlikte
Bakanlık ve Genel Başkan Yardımcılığı yapacaktır.
Abdullah Gül, açık bir insan. Buna karşılık kişisel özelliklerini
gizleyen bir siyasetçi. Bu mizacın oluşumunda aldığı kültürün, eğitimin
ve terbiyenin büyük payı var. Dili, ait olduğu toplumsal hareketin
düşünce ikliminde şekillendiği için "ben" yerine "biz" diye konuşuyor.
Abdullah Gül'ün fikriyatının oluşmasında iki lider kişiliğin büyük payı
var: Necip Fazıl Kısakürek ve Prof. Dr. Necmettin Erbakan. Her ikisiyle
uzun yıllar birlikte olacak, birlikte yürüyecektir.
Abdullah Gül'e dair birbirinden habersiz insanların anlattığı çizgiler
benzerlik arz ediyor. Temel çizgileri şöyle: Samimiyet, dostluk ve
inanmış insanın özgüveni. Öteden beri, açık ve şeffaf. Kimseye yük
olmayan, şikayetçi olmayan, anlaşır bir dille meramını anlatan, kolay
diyaloga giren, aynı fikri paylaşmasa bile muhatabına güven veren ,
güler yüzlü ve kararlı bir insan .Sakin, sadık, itimat telkin eden,
karar vereceği zaman temkinli davranan bir bilim ve devlet adamı.
Siyaset kürsüsündeki üslubunda, sosyal bilimlerde üniversite hocalığı
yapmasının büyük payı var. Genç yaşta hem Batı'yı hem Doğu'yu tanımış
olması Abdullah Gül'ü alışkın olduğumuz siyasetçilerden ayırıyor.
Diyalog yolunu kapatmayan bir dil kullanıyor. Kendi dilinden farklı bir
siyaset dili kullanmıyor. Siyah-beyaz bir dünya ve Türkiye fotoğrafı
çizmiyor. Türkiye'nin imkanlarını ve zenginliklerini önce bilim adamı,
sonra da devlet adamı olarak iyi analiz etmiş bir politikacı.
Abdullah Gül'ü tanımlayan siyasi portrede şu özelliklerine vurgu
yapılıyor: Parti içinde kuşatıcı bir siyasetçi. Farklı kesimler
arasında köprü olma özelliğiyle partisinin dışa açık yüzü. Siyasi
çizgisindeki istikrar ile temsil ettiği büyük camianın enerjisini,
dinamizmini Türkiye'nin sorunlarına çözüm üretmek için harekete
geçirecek bir siyasetçi. Müşterek çalışma özelliğiyle dost halkasını
geniş tutan, açıklığıyla güven kazanan, toplumsal faaliyetlerdeki
aksiyoner özellikleriyle hayatının her döneminde ön sıralarda yer alan
bir isim. Yeniliğe açık ve dışa dönük bir yüz. Değerlerini koruyarak
iyi yetişmiş bir aydın. Siyasi rakiplerine bile milyonların önündeki
hararetli tartışma anında, "Abdullah Gül söylüyorsa doğrudur"
dedirtecek kadar güven kazanmış bir siyasetçi.
İnancından taviz vermemekle dostlarının güvenini; aynı özellikleriyle
muhaliflerinin saygısını kazanmış. Gençliğinden itibaren topluma dönük
faaliyetlerin içinden geldiği için, bulunduğu yerleri iyice sindirmiş.
Kavgacı değil. Bir fikir kavgasının ön saflarında yer alması mizacını
bozmamış. Sinirlerine hakim olmadığı tek kavgası, ortaokul döneminde
bir çocuğun yaşlı bir adama yaptığı haksızlığa fiili müdahalesi. Erken
denilecek bir yaşta düşünce akımlarıyla tanışır.
Büyük Doğu Fikir Kulübü ve Milli Türk Talebe Birliği gençlik enerjisin
verdiği uğrak noktaları. Henüz, ortaokul son sınıf öğrencisiyken Necip
Fazıl'ı tanır: O yıllarda Necip Fazıl'ın ateşlediği, duygu ve düşünce
dünyasında derin izler bıraktığı on binlerce gençten biri de Abdullah
Gül'dü.
Büyük Doğu Fikir Kulübünün davetlisi olarak Üstad, Kayseri'ye
geldiğinde sıra arkadaşı Mehmet Tekelioğlu ile birlikte gittiği
konferans, Abdullah Gül'ün düşünce hayatında bir dönüm noktası olur. O
gün alınan coşku, Gül ve uzun yola birlikte çıkacağı arkadaşlarını,
yıllar sonra Üstad'ın en yakınındaki gençler arasına katacaktır.
ÜNİVERSİTE YILLARI-AKADEMİK KARİYER-İŞ HAYATI
1968'de İstanbul Üniversitesi İktisat Fakültesi'nde üniversite
öğrenciliği başlar. Bu dönemde, üniversiteler, politik gerilim ve
şiddetin odağı haline gelmiştir. Gençliği kuşatan sağ-sol kutuplaşması,
üniversite işgalleri, boykotlar ve kavgalar üniversiteden başlayarak
topluma sıçramıştır. Bu yıllarda öğrenci liderlerinin çoğu ileride
dünya görüşleri doğrultusunda ya siyaset yapacak ya da "kayıp kuşaklar"
arasında yer alacaktır.
Abdullah Gül, üniversite yıllarında fikri mücadelesini aktif olarak
Milli Türk Talebe Birliği çatısı altında sürdürmektedir. Gül ve
arkadaşlarının fotoğrafları sol gruplar tarafından duvarlara asılır ve
aylarca üniversiteye girmeleri engellenir.
68 kuşağının, 12 Mart 1971 Muhtırası'na kadar uzanan hazin öyküsü,
bütün gençliği etki alanına almışken, üçüncü bir yol üzerinde yürüyüp
şiddetin dışında kalmak, o dönemde neredeyse imkansızdır. 1971 sonrası
siyasi atmosferi büyük ölçüde etkileyen bu dönemi Talebe Birliği'nin ön
saflarında yönetici olarak yaşaması idealist her gence olduğu gibi
Abdullah Gül'e de çok şey kazandıracaktır.
Düşünce ve sanata Necip Fazıl, Nurettin Topçu ve Sezai Karakoç gibi
düşünür, şair ve yazarların temsil ettiği fikir çizgisi, yaşanan
olayların etkisinde siyasal bir kimliğe bürünür. 1969 yılında Prof. Dr.
Necmettin Erbakan'ın liderliğinde yeni bir siyasi akım doğar.
Erbakan'ın yerli, milli ve manevi değerlere vurgu yapan sesi
kitlelerden önce gençlikte yankı bulur. Prof. Erbakan'ın kimlik ve
değerlerimizi koruyarak yeni bir kalkınma hamlesi başlatması toplumda
büyük bir heyecan dalgası oluşturur.
Erbakan Hoca'nın liderliğindeki hareket, daha partileşmeden önce
dinamik bir gençlik desteğine sahiptir. Erbakan ve arkadaşları bağımsız
milletvekili olduklarında üniversite gençliğinden önemli bir katılım
olur. 1969 seçimlerinde Necmettin Erbakan Konya'da, Süleyman Karagülle
Aydın'da, Ömer Faruk Yeğin İstanbul'da bağımsız aday olur. Abdullah
Gül, henüz lise öğrencisidir.
Politikayla ilk sıcak teması bu dönemde başlar. Süleyman Karagülle'nin
Aydın'da ki seçim kampanyasına İzmir'de ki dayısı Prof. Dr. Ahmet
Satoğlu ve Sabri Tekir ile birlikte katılır. Tam 27 yıl sonra Erbakan
Hoca Başbakan olacak. Abdullah Gül Erbakan Hükümeti'nde Devlet Bakanı
ve Hükümet Sözcüsü. Keza Prof Sabri Tekir'de aynı Hükümette Devlet
Bakanı olacaktır.
Abdullah Gül, üniversite öğrencisiyken, Ömer Öztürk'ün Genel Başkan
olduğu dönemde Milli Türk Talebe Birliği'nde Merkez İcra Konseyi Üyesi
olarak görev yaptı. Abdullah Gül, bir yandan maliye ve Sosyal Siyaset
Bölümünde öğrenimini sürdürürken öte yandan Talebe Birliğinde fikri,
kültürel ve sosyal faaliyetlere katılır. MTTB'nin her yıl düzenlediği
önemli faaliyetlerden biride Çanakkale Savaşı yıldönümlerinde binlerce
genci Çanakkale'ye götürmek ve orada etkinlikler düzenlemek. Abdullah
Gül, bu Programları organize eder ve Çanakkale'de ilk siyasi
konuşmalarını yapar.
Üniversite yıllarında yakından izlediği fikir adamlar: Sezai Karakoç,
Cemil Meriç, Erol Güngör, İdris Küçükömer, Fethi Gemuhluoğlu.
Üniversiteden mezun olunca akademik kariyer yapması içim Prof. Dr.
Nevzat Yalçıntaş, Prof. Sebahattin Zaim gibi hocaları tarafından teşvik
edilir. Abdullah Gül'de zaten üniversite bünyesinde kalarak akademik
çalışmalarla faydalı olabileceğini düşünmektedir. 1976-1978 yıllarında
Fehmi Koru ve Şükrü Karatepe ile birlikte Milli Kültür Vakfı'nın
bursuyla doktora çalışması yapmak için İngiltere'ye gönderilir. Gül.
Exeter'de akademik çalışmalarını sürdürürken de sosyal faaliyetlerini
aktif olarak sürdürür. Kısa adı FOSİS olan Müslüman Öğrenciler
Birliği'nde Türk Öğrencileri Yardımlaşma Derneği'nin (TÜRKYAR)
kurucuları arasındadır.
Doktora çalışması için İngiltere'de kaldığı dönemde, gerek Batı
dünyasını içeriden tanıma gerekse İslam Dünyasından kalıcı ilişkiler
kuracağı üniversiteli gençlerin teşkilatlanmasına öncülük etmek
Abdullah Gül'e önemli tecrübeler kazandırır. Aynı dönemde hocası
Sebahattin Zaim, Sakarya Üniversitesi'nde Endüstri Mühendisliği
Bölümünü kurar. İstanbul İktisat Fakültesi'nde daha önce başladığı
doktorasını İngiltere dönüşü tamamlar ve Sakarya Üniversitesi'nde
Öğretim Üyesi olarak göreve başlar.
Doktara tezi: Türkiye ile İslam Ülkeleri Arasındaki Ekonomik
İlişkilerin Gelişimi. Tez hocası ise ileride aynı siyasi partide
milletvekili olacakları Prof. Dr. Nevzat Yalçıntaş.
Bu arada 12 Eylül Askeri darbesi olmuş, demokrasi askıya alınmıştır.
Abdullah Gül'ün hayatında 12 Eylül'ün çok özel bir yeri var: 12
Eylül'den birkaç gün önce İstanbul'da evlenen Abdullah Gül, evliliğin
ilk haftasında ihtilale yakalanır. İstanbul, Erenköy'deki evinde ikamet
ederken bir sabah, elinde pusulasıyla genç bir üsteğmen kapıyı çalar.
Sancak Hareketi kapsamında İstanbul'da Metris Askeri Cezaevine
gönderilen siyasi tutuklular arasında yer alır.
1983 yılına kadar Sakarya Üniversitesinde İktisat dersleri okuturken, o
yıl üniversiteden ayrılır. Merkezi Cidde'de olan ve 48 İslam Ülkesinin
üye olduğu İslam Kalkınma Bankası'nda ekonomi uzmanı olarak görev alır.
İslam Kalkınma Bankası'nda 8 yılı bulan çalışması uluslararası
sermayeyi, dünyadaki finans çevrelerini, devletler arası siyasi ve
ekonomik ilişkileri tanıması açısından önemli bir tecrübe kazandırır.
İslam Ülkeleri Ekonomik İşbirliği alanında realize edilen bir çok
projeye katkıda bulunarak önemli tecrübeler edinir. Keza, ekonomi
uzmanı olarak İslam Kalkınma Bankası'nın yayın faaliyetlerinde görev
alır. Yurt dışı görevleri dolayısıyla bir ayağı Batıda olduğu için,
Türkiye, Batı ve İslam dünyası arasında karşılaştırmalı incelemelerde
bulunur. Gül, aynı dönemde Doçent unvanı alır.
MİLLETVEKİLLİĞİ DÖNEMİ
1991 yılında Türkiye ye gelir. Geliş nedeni, büyük oğlu Ahmet Münir’in
sünnet merasimini memleketi Kayseri de yapmaktır. Tam o günlerde ,erken
seçim kararı alınır. İslam Kalkınma Bankasındaki görevi devam ederken,
Abdullah Gül' e Refah Partisi Kayseri teşkilatından milletvekili
adaylığı için bir teklif gelir. Kayseri İl Başkanı Şaban Bayrak, Tayyip
Erdoğan, Azmi Ateş gibi 1969'dan beri yakın dava arkadaşlarının ısrarlı
teklifleri, teşkilatın talebiyle de birleşince: Gül, Refah Partisi'nden
liste başı olarak seçime girer.
20 Ekim 1991 Genel Seçimlerinde Refah Partisi etkin ve sonuç alıcı bir
Kampanya yürüttü. Kampanya seçim ittifakı faktörüyle de birleşince,
elde edilen başarı partinin büyüme trendine ivme kazandırdı. Yeni bir
enerji, yeni bir kan parlamentoya taşınmıştı. 91 seçimlerinin en önemli
sonuçlarından biri Refah Partisi'nin Kayseri'de aldığı sonuçtu. RP
Kayseri'de siyasi rakiplerine şans bırakmamış seçimi 7-0 kazanmış,
milletvekili adaylarının 7'sini de parlamentoya göndermişti.
Refah Partisi, 91 seçimlerinden sonra 38 milletvekiliyle parlamentoda
etkili bir muhalefet yürüttü. Genç ve dinamik kadrolarından aldığı
enerjiyle topluma daha çok açılacak, 27 Mart 1994'e gelindiğinde
İstanbul, Ankara, Konya, Diyarbakır, Kayseri başta olmak üzere,
Türkiye'de yerel yönetimleri devralacaktı. 91 seçimlerinde 4 milyon
seçmeni olan parti, 24 Aralık 1995 seçimlerinde sandıktan 158
milletvekiliyle en güçlü parti olarak çıkmış, seçmen sayısı 6 milyonu
aşmıştı.
Kayseri Milletvekili Abdullah Gül, Refah Partisi'nin ilk kongresinde
Genel İdare Kurulu'na girdi.1993 yılında, RP'nin Dış İlişkilerden
Sorumlu Genel Başkan Yardımcılığı'na getirildi. 1991-1995 tarihleri
arasında, TBMM Plan ve Bütçe Komisyonu üyeliğine seçildi. Bu dönemde
partisinin yurt dışı tanıtımında çok aktif roller aldı. Avrupa'nın en
büyük siyasi platformu olan Avrupa Konseyi Parlamenterler Asamblesinde
milletvekili olarak Türkiye'yi temsil ederken ülkesinin siyasi ve
ekonomik çıkarları ve tezlerini savundu .
Avrupa Konseyi'ndeki görevleri esnasında AB üyesi ülkelerin politikacı,
diplomat ve aydınlarının ilgi odağı oldu. Türkiye hakkında belli
çekinceleri olan devlet adamlarına, medyaya ve aydınlara her platformda
Türkiye'yi ve partisini anlattı. Bosna, Çeçenistan ve Cezayir gibi
dünyanın çeşitli bölgelerinde yaşanan insanlık dramına Batı'nın
dikkatini çekmek için Avrupa Konseyi Genel Kurulu'nda şok etkisi yapan
konuşmalar yaptı. Özellikle, Bosna'daki haksız savaşa müdahil olması
için önemli gayretler sarf etti.
Abdullah Gül, 24 Aralık 1995 seçimlerinde Refah Partisi'nden ikinci kez
milletvekili seçildi. Parlamentoya geldikten sonra Dış İşleri Komisyonu
Üyeliğine seçildi. 6 milyon taraftarıyla Türkiye'nin en büyük partisi
olan RP bundan sonra dünyada eskisinden çok daha büyük bir ilgi gördü.
İktidara yürüyen Refah Partisi'nin dünyada büyük ilgi görmesi Abdullah
Gül ismini ön plana çıkardı. Avrupa ve Amerika'da yüzlerce diplomat,
düşünür ve gazeteciyle yaptığı görüşmelerde, televizyon ve gazete
beyanatlarında, resmi ve özel toplantılarda partisinin misyonunu
anlattı.
Açık ve berrak bir üslup kullanması, Abdullah Gül'ü Türkiye'de olduğu
gibi Batı'da da büyük basın kuruluşlarının ilgi odağı haline getirdi.
Özellikle demokrasinin müdahaleye uğradığı, RP'nin kapatıldığı 28 Şubat
sürecinde bu ilgi daha da çok arttı. Dünyanın en büyük basın
kuruluşları, televizyon ve gazetelerine Türkiye'de hukukun
siyasallaşmasını, siyasal özgürlüklerin temel hak ve hürriyetlerin
nasıl çiğnendiğini anlattı. Beyanatları içeride ve dışarıda geniş yankı
buldu. Dostlarının güveni kazanırken rakiplerinin öfkesini çekmedi.
1995 seçimlerinde, RP sandıkta en güçlü parti olarak çıkmıştı.
Demokrasinin raydan çıkması ve anormal bir sürece girmesi 95
seçimlerinden hemen sonra başladı. Anayol hükümeti kurdu. Zorlamalarla
kurulan, hükümet yürümedi ve düşürüldü. 1996 Haziranında parlamentonun
en büyük partisi olan RP'nin lideri Necmettin Erbakan'ın
Başbakanlığında 54. Hükümet, (Refahyol) kuruldu.
BAKANLIK DÖNEMİ
Abdullah Gül, Erbakan Hükümetinde Devlet Bakanlığı ve Hükümet Sözcülüğü
yaptı. Devlet Bakanlığı esnasında Kuzey Kıbrıs Türk Cumhuriyeti, Türk
Cumhuriyetleri ve Yurt Dışı İnsani Yardımlardan sorumlu oldu. Hükümet
Sözcüsü ve Bakanlığın yanısıra dış politikadaki gelişmelerle yakından
ilgilendi. Yabancı devlet başkanları, bakan ve diplomatlarıyla hükümet
adına yaptığı görüşmelerde, her zaman başbakanın yanında yer aldı.
Refahyol Hükümetinde iktidarın büyük ortağı Refah Partisi'nin dış
politika alanında en büyük katılımı olarak gerçekleşen D-8 PROJESİ'nin
hayata geçmesinde Erbakan Hoca'dan sonra birinci derecede rol aldı.
İstanbul'da yapılan D-8 Zirvesinin gerçekleşmesi için gösterdiği
çabalarıyla kamuoyuna Refahyol Hükümetinin alternatif Dış İşleri Bakanı
olarak yansıdı.
Keza, TRT ve Türkiye Kalkınma Bankası gibi kurumlar da Refahyol
Hükümeti'nde Abdullah Gül'ün Devlet Bakanlığı'na bağlıydı. Sonraki
hükümetler de bu görev ve sorumluluklar, dört ayrı Devlet Bakanlığının
uhdesine verilecektir.
28 Şubat sürecinin başlamasıyla birlikte Refahyol Hükümetine karşı
muhalefetin yürüttüğü yıkıcı politikalar karşısında dirençle karşı
koyan Refah Partisi sözcüleri, kamuoyunun vicdanında kalıcı izler
bıraktı. Erbakan Hükümeti'nin Sözcüsü olan Abdullah Gül'ün özellikle
Meclis kürsüsündeki konuşmaları büyük dikkat çekti.
Demokrasiyi içine sindiremeyen, yıkım ekibinin Refahyol hükümetine
verdiği gensoruların püskürtülmesinde, Refah Partisi'nin kapatılması
sürecinde, Kesintisiz Eğitim bahanesiyle İmam Hatip Liselerine ve
meslek okullarına indirilen ağır darbe karşısında, üniversitelere
alınmayan başörtülü öğrencilerin maruz kaldığı zulüm karşısında etkili
basın toplantıları ve Meclis konuşmalarıyla Abdullah Gül adı kamuoyu
vicdanında ve hafızalarda kalıcı bir yer edindi.
AK PARTİ ve BAŞBAKANLIK DÖNEMİ
Fazilet Partisi’nin kapatılmasından sonra Adalet ve Kalkınma Partisi
(AK Parti)’nin kurucuları arasında yer alan Abdullah Gül bu partide
Kayseri Milletvekili ve Siyasi ve Hukuki İşlerden sorumlu Genel Başkan
Yardımcısı olarak görev yaptı.
3 Kasım 2002 tarihinde yapılan milletvekili seçimlerinde AK Parti’nin
kazandığı büyük seçim galibiyetini takiben Cumhurbaşkanı Sayın Ahmet
Necdet Sezer tarafından 16 Kasım 2002 tarihinde Başbakan olarak
58.Hükümeti kurmakla görevlendirildi.
9 Mart 2003 Siirt seçimlerinde Adalet ve Kalkınma Partisi Genel Başkanı
Sn.Recep Tayyip Erdoğan'ın milletvekili seçilmesi üzerine 11 Mart 2003
tarihinde Cumhurbaşkanı Sn.Ahmet Necdet Sezer'e istifasını sundu. Aynı
gün yeni kabineyi kurma görevini alan Sn.Recep Tayyip Erdoğan'ın 14
Mart 2003 tarihinde açıkladığı kabinede Başbakan Yardımcısı ve
Dışişleri Bakanı olarak görev aldı.
AK Parti Genel Başkanı ve Başbakan Erdoğan tarafından partisince
Türkiye Cumhuriyeti’nin 11. Cumhurbaşkanlığı için aday gösterildi.
Abdullah gül , abdullah gül çocuklugu, abdullah gül bakanlığı, abdullah gül millletvekiliği